İnsanoğlunun güven ihtiyacı en temel yaşamsal ihtiyaçlardan biri, mutluluğun da temel şartlarından. Oksitosin hormonunu salgıladığımızda kendimizi güvende hissediyoruz ve yapılan deneylerde de ortaya çıkan şu ki oksitosini ilişkiler sayesinde salgiliyoruz diyor Doktor Özgür Bolat, „Beni ödülle cezalandırma“ kitabında. Yani:
İlişkiler sayesinde → Oksitosin salgılıyoruz → kendimizi güvende hissediyoruz → mutlu oluyoruz
İlişkiler hem diğerleriyle hem de kendimizle olan ilişkimizi kapsamakla birlikte doğumumuzdan ölümümüze kadar en uzun süreli ve kesintisiz birlikteliğimiz de kendimizle, yani kendimle ilişkim iyi olmazsa kendimi güvende hissetmem ve mutlu olmam da çok zor.
Özgüven gercekten nedir ? Ama herşeyden önce güvenmenin ilk şartı nedir ? Dürüstlük ve açıklık ? Bana dürüst davranmayan, iyi niyetle beni üzmemek icin bile olsa bir şekilde gerçekleri gizlediğini ya da çarpıttığını hissettiğim birine güvenmem mümkün mü? Bir süre görmezden gelebilirim, idare edebilirim ama asla tam anlamiyla güvenemem. Kendim için de aynı şey geçerli, kendime karşı dürüst olmadan güvenmem mümkün değil. Kendimi yargılamadan, güçlü ve zayıf yönlerim olduğunu ve bunun da dünyanın en doğal şeylerinden biri olduğunu kabul ederek kendimle açık, gerçekçi ve dürüst bir şekilde yüzleşmedikçe, gölge yanlarımı da kucaklayıp özsevgi ve özşefkatle kendimi kabul etmedikçe kendime karşı güven geliştirmem de mümkün değil.
Peki kendimi dürüstçe ve gercekçi bir şekilde değerlendirdikten sonra neye güveneceğim ? Özgüven ile ilgili birçok felsefi, psikolojik tanım var. En basit haliyle „insanın kendine ve yeteneklerine güvenme duygusu“ :
Öncelikle kendim ve yeteneklerim ayrımı çok ince ve hayatı önemde bir ayrım bana göre ve bundan analiz edip anlayabildiğim de şu:
- Kendime güven = kendi özüme olan güven, sadece ben olduğum için, baska hiçbir şey yapmaya, bilmeye, olmaya ihtiyacım olmadan sevgiyi sonuna kadar hakettiğime olan inançla özümdeki güce, içsel rehberliğime, sezgilerime, tamlığıma ve bunlar sayesinde yaşam boyu karşlaştıklarımla başedebileceğime güvenme. Bu anlamda kendime güvenebilmem için tek ihtiyacım olan şey kendi özümle baglantıda kalarak bütün farkındalığımla şu anda ve burada olmam .
- Yeteneklerime güvenmek = dünya üzerindeki yaşamda sahip olduğum donanıma olan güven; elimden gelenler, becerilerim, zihinsel ve duygusal kapasitem ve yaşamla ilgili topladığım bilgiler (genel kültürden uzmanlik bilgilerine kadar hepsi) . Yeteneklerimiçabayla,çalışmayla , bilgi edinme ,uygulama, tekrar etme vs ile geliştirebilir ve geliştirdikçe de güvenimi arttırabilirim. Ama yeryüzünde bilgi uçsuz bucaksız ve her zaman bilmediğim, iyi yapamadiğim bir şey de mutlaka olacak.
Eğer kendi özüme yeterince güvenemiyorsam (yani kendi içsel rehberliğimle bağlantım kopmuşsa ) ve kendime güveni sadece yeteneklerime, bilebildiklerime , yapabildiklerime bağlarsam tekrar tekrar eksik, yetersiz ve güvensiz hissetmek ve bir şeyleri yeterince iyi yapamayacağımdan korkmak, her çıkan aksilikte kendimden şüpheye düsmek (bir sınavdan düsük bir not alinca , kendimi „özünde tam ama bir sınavdan düsük not almış bir insan „ olarak değerlendirmek yerine sınav sonucunu bütüne mal ederek kendimi başarısız, aptal, yetersiz vs hissetmek) mümkün. Oysa özüme güvenimi bir ağacın köklerinin gücü gibi saglam tutabilirsem, bir şeyi yapamadığımda, bilemediğimde, diğerleri kadar iyi olamadığımda ve hatta yargılandığımda bile kendime güvenim yıkılmaz. Özünde tam olmanın bilinci benimledir ve başarısızlık benim için “o konuda kendimi geliştirme potansiyelim var/bir şeyleri farklı yapmalıyım ” dan daha fazlası olmaz. Ağacın dalları sallanır, eğilir, bükülür ama kökü her zaman bütün gücüyle oradadır.